19 Haziran 2009 Cuma

Spesifik aşklar, köpekler

Bir zaman masumiyet o derece yoğundu ki, (çok onyıllar öncesinden değil, bir buçuk onyıl öncesinden bahsediyorum) günümüzü temiz ve terli olarak ikiye bölen öğle tenefüsü öncesine konuşlanmış doubledecker beden eğitim dersimizin çıkışında, derse katılmamış ve yeni beliren bıyıklarından gurur duyan sınıf arkadaşlarımızı sıranın altından okudukları Blue Jean dergisinin yüksek ihtimalle Sexteen sayfasında yakalardık da kızarırlardı. Bu sayfalarda stokfotoya hapsolmuş, öpüşen kız ve erkek; kız üstte iç çamaşırıyla (o zaman pamuklu, pötikare desenli, desteksiz sütyenler falan modaydı) bir takım hareketlere girişmiş ama erkeğe tam temas etmiyor veyahut az sonra sohbet edecekmişcesine tutkusuz, babasının kucağına otururcasına üzerine oturmuş; bir başka fotoğrafta çocuk kızı öpüyor ama arkadan da kızın en yakın arkadaşı pozu vermiş sarışın bombaya iş atıyor; diğerinde kızla sırt sırta durmuşlar; kollarını kavuşturmalarından belli, 'ayrılmanın eşiğindeyiz' sinyalleri veriyorlar... Bunların yanında renkli kutuların içinde de artık sıkmasyon mu diyeyim veyahut gerçekten yürekten yazılmış cinsel sorular, sorunlar. Hardcore'a kaçmadan, terbiyeyi bozmadan. Adı seksli olsa bile, içerikte kalp kırıklığı veyahut "sevişmezsek terkedeceğini söyledi" diye asimetrik duygusal/cinsel istekli ilişkiler, kötü örnek görelim de soğuyalım bu işten komple diye sevişmeye rağmen terk edip gidenler, 'bana bir şey olmaz' deyip de hamile kalanlar, kendinden oldukça büyük yaşta abinin arkadaşıyla fingirdeşip şimdi aileyle papaz olanlar ve Sexteen sayfa klasiği: utanç dolu mastürbasyon hikayeleri. Bunları okumaktan çekindiğimizi bir kenara koyalım da, sayfa açık dursa da biri görse bizi sapık sanar diye sayfayı hışıhışımla geçiyorduk. Nasıl bilecektik ki bilgisayar bir gün bizi hayalini kuramayacağımız diyarlara götürecekti? Bilgisayarla en samimi ilişkiyi Beverly Hills 90210'daki Brendon bölüm sonunda o günün özetini bilgisayarında tuttuğu günlüğüne yazınca görüyorduk kız milleti olarak. (Amigası, Famigası olan erkekleri/erkek gibi kızları/şimdi PS çıktı diye, cümlealem oyun delisi oldu diye "en önce biz o zevki tatmıştık" edebiyatına girenleri -buradan hepsine sir ünvanları gönderiyorum, tebrikler- saymıyorum.) Brendon'ın çıkıçıkı günlük yazışlarını gördük de, sonrasına hazırladı mı ya bizi? İnternet neredeyse bir gecede tepemize indi, her şey kolaylaştı. Tanışmak, konuşmak, ifade etmek. En güzeli de sözümüz kesilmeden (kesilse bile klavyeye yapışarak yazdığımızdan, tekrar monitöre bakana kadar farkına varmıyorduk), görünüşümüzle değerlendirilmeden veyahut görünüşümüzü beğenilecek açıdan sunabilerek, DCC Chatlerden değiş tokuş edilmiş toz desenli scan fotoğraflarla, yukarıdan çekilmiş zayıf duran fotoğraflarla, siyah beyaz avatarlarla. Dinlediğimiz şarkıyı da göstererek, modumuzu da değiştirerek. Hepimiz eşşoğlueşşekleştik, bir gecede adeta. Bizi geçtim, şimdi DSL kablosunu laptopta takılı unutsam saat başı geliyor annem, "mailime bakıcam, bilgisayarı bağlar mısın" diye. Bilgisayarı bağlamalar bitmiyor İstanbul'da. Monitörün kapatma düğmesini bile öğrenmedi; hep arkasında açık bırakıyor yanıp sönen turuncu ışığıyla, ama Google'da, Wikipedia'da tüm gün yakın tarih, dünya savaşları okuyor, maillerine gelen Atatürkçü gençlik, diyetçi 50+ ekip forward maillerini, teyzem ve eniştem dahil 7 kişiden ibaret mail listesine forwardlıyor. Yaa.
Oo saat iki olmuş, zengin kalkışı biçiminde lafı bağlayalım:
Şimdi bilgisayarımda bir hata ekranı çıkınca Google'lıyorum da forumlardan cevabını buluyorum bir şekilde ya, bu bilgi borsasında kimisi de ilişkisindeki hata ekranını soruşturuyor işte. İyi mi?

Hiç yorum yok: