6 Haziran 2009 Cumartesi

Ne başlık yazsam beğenmedim.

Sabah sabah, efil efil, anane balkonunda çilekli reçel yenen yaz günlerine selam olsun. Yalınayak balkona çıkıldı diye tatlı tatlı popoya vurmalı, ayağa 5 numara büyük Ceyo terlik vermeli. Reçelin altına tereyağı sürmedim diye kızmalı. Kakaolu süt kenara itilip üç şekerle, afiyetle içilen çaylar. Anane sakarinle içerdi. Bak anane, şimdi çayı ben de sakarinle içiyorum, ha. TADI KALMADI ULAN, HİÇBİR ŞEYİN TADI KALMADI. Ben böyle söyleniyorsam, başkası da şöyle söyleniyor:

avasass
1991 yazıydı ank. polatlı da altımızda o zamanın en iyi yerli arabası kartal sl arabada pıoneer tesisat akşam üstü sis farlarını yakıp camları indirip başlardık piyasa yapmaya. sarkının girişteki basları çok süper vururdu bian gözümde canlandı duygulandım. şarkının nakarat kısmıydı arkayı attıraattıra dönerdim köşeyi sonra sarkıyı basa sararak ikici birinci vites gaz vermeden. ne arabaydı ne günlerdi..

(http://www.youtube.com/watch?v=Qp-2Hf5CjYI&feature=related adresinde bir yorum. )

Sen de haklısın be ağbicim. Şimdi en iyi yerli arabayı sattın, kimbilir neler aldın yerine, kaç defa değişti o Kartal SL. Mahallede onca tur attın ikinci birinci vites, gaz vermeden, ama sevdiğini alamadın. İlla ki geç kalmışsındır. Hep geç kalınır. Kural bu "ah vah edilen, pişmaniye hayatlar serisi"nde. O ukde, o hırsla bir gudubeti aldın, yaptın evinin hanımı. Ne kadınlık bilir, ne eşlik. Topuğunun altı kupkuru, yara gibi çatlak çatlak. Yemek yapsın, perde assın yeter. Artar bile. Nasılsa çoğu rahimden çocuk çıkıyor. Namın yürüyecek. Çığırtkan iki-üç çocuk da yap, evliliğin taçlansın. Sonra da Erdek'te eş dost yazlığına gidersin Tempra'nla. Vah, yazık olsun o Polatlı'daki en delikanlı zamanlara.

Hiç yorum yok: