19 Haziran 2014 Perşembe

Sevgili

Elmoş Diyor ki sevenler, ben artık bu blogu hiç sevmiyorum. Ama bir sorun, neden. Blogun kendisini seviyorum, eski yazdıklarımı okuyunca kendime çok gülüyorum. Bazılarını öyle kana kana su içer gibi yazmışım ki, inanın o an neyi düşündüm de öyle heveslendim, hiç bilmiyorum. Neydi beni bir blog tutmaya iten? Anlaşılma isteği olacak. Yok, aslında ondan da önce İsveç'e taşınma işimin icadı. Hiç bilmediğim bir ülkeye gitmenin korkuyla karışık heyecanı, o hisleri capcanlıyken bir yere hapsedebilmek, muhafaza edebilmek, hiç unutmamak arzusu. Sonra acemiliğime geldi, bir şeyleri sileyim derken blogu tümden sıfırladım. Olsun, canım sağ olsun. Öyle büyük mesele değildi, yazdığım da gitti diye üzülünecek şey değildi. Sonra, tekrar yazmaya başladığımda bu sefer hayatımın başka bir aşamasındaydım. Sonra bir diğerinde. Basamaklardan her birine atlarken değişim dilime de yansımış, bunu şimdi daha iyi görebiliyorum. Değiştim, hayattan beklentim, kendimden beklentim değişti, anlaşılma isteğim köreldi (çünkü Serhan hayatıma girdi ve sadece bir insanın beni anlamasının yetip de arttığını gördüm), çokça duruldum, sakinleştim, bazıları dinerken bazı öfkelerim daha kabardı. Sonuçta iyi mi kötü mü oldu(m) bilemiyorum, onu ilerde göreceğiz. Fakat özellikle vurguamak istediğim; Amerika'ya taşındıktan sonra zamanı elimde tutamaz oldum. Şimdi, bazılarınız bilmiyorsunuz ama, tekrar okula başladım burada. Tüm gün işteyim, sonra da akşamlarım hoppanadak bitiyor. Şikayet değil, veya biraz şikayet, sonuçta böyleyken böyle. Bu sefer bana günlük analizler yapabilmek, kendimle veya etrafımda olup bitenlerle ilgili laf söyleyebilmek için vakit kalmıyor. Kalıyor, ama o kadarını da depresyona ayırıyorum diyeyim, daha doğrusu. Çünkü bazen savaşmaktan da yoruluyor insan, biliyor musunuz? Bazen neşelenmeye mecali olmuyor, kendini sırtüstü denize bırakır gibi kedere, sıkıntıya bırakmak daha kolay geliyor. Bildiniz değil mi dediğim anı? Kulaklarınız suyun içindedir, uğultudan bir şey anlaşılmaz, bir gürültü çalınır da anlam çıkarılmaz. Aynı öyle bir dönemden geçiyorum. Ne düşündüğümü anlayabilmek için hep yazdım, blogu da buna alet ettim, örtbas ettiğim hallerimi bir bir sergiledim burada. Artık kendimi anlayamamak istiyorum. Aklımdan geçenleri duymak istemiyorum, kelimeye dönüştürüp sırtıma yüklenmek istemiyorum. (Gerçi buraya yazmadım ama, emaillere yazıyorum mesela. Demek tam kaytaramıyorum şu işten hakkıyla. Yine bir yol bulup aklımın müziğini dinliyorum. Eyvah ki ne eyvah.)

Bir şeyleri değiştirmek lazım, o yüzden burayı bu haliyle bırakacağım. Yatağı bile toplamayacağım Her an dönüp gelecek gibi, böylece kalsın.

Hepinizi sevgiyle öperim, hala blog okuyanlarınız varsa gözleri dert görmesin. Yine haberleşeceğiz.

Elmodelmo