Şef Tali'yle Kayısı. Bildin mi fıkrayı?
ULAN, şerefsiz Nisan. Yağmur, rüzgar derken yine bot, yine kot giymeler. Efil efil diye sevinçle geldim buralara. Dönerayak hava yine rezalet. Yine bir 23 Nisan havası. Yine soket çorap giyemeyişin hüzünü taşıyan okul günleri. Karanlık külotluçorapların lanetinden kurtulduk derken her sene törene lacivert bacaklarla gitmeye hayıflanış. Halbuki bir beyaz kısa çorap giydik mi, mevsim dönüyordu sanki. En büyük heves. Ayakkabılar da ona göre efil efil oluyordu, yürümek kolaylaşıyordu. Belki üste de paltoyu/mantoyu çıkarıp bir ince ceket. Belki sadece hırka. Ama 23 Nisan'da değil. 23 Nisan'da zorla başımızdan bastırılıp kışa adapte edilirdik, son bir çabayla.
Annemi burada bırakmak da bambaşka bir burukluk. Şişti, büyüdü içimde özleyeceğim şeyler. Aman be.
Hadi size son posta İstanbul fotoları.
3 yorum:
özliyeceğiz....Minnie Riperton -Inside My Love...tam gazzzzz devamm..
Aynı anda dinlemeye başladım, var ya. Bu kadar olamaz. Ben de çok özliycem kendimi yırtarcasına. Siz bir, ben duble, triple. Görmek ayrı, görmemek ayrı dert vallahi.
Hemen senin sağındaki ablanın -ki başka abla yok sanırım fotoğraflarda- üzerine giymiş olduğu beyaz hırkamsının özel bir adı var mı? Bu hırkamsı hani biraz uzun olup neredeyse dize kadar ulaşanlardan değil mi?
Yorum Gönder