12 Nisan 2009 Pazar

Arkitektur museet

Bugün Oytun'la sıcak havadan istifade etmek maksatlı Arkitektur (R-she-tech-ture) Museet'e gittik. Aylardır kimin yanında dursam onun beynini yiyordum bu müzenin hatrına. 5o kronu basıp, kerametini gördük (ben basmadım, though).
Önce trende sözleştik. O trene binmeden az önce, tren camına yapıştırılmış işbu stickerları çok beğendim. Müzenin gift shop'ı adeta mıknatıslıydı ve ben adeta demirdendim. Direnemedim. Yapışıp durdum. En küçük yastık şeklindeki vespalı anahtarlığı mıncıklarken, durumun vehametini farkettim. Sonra içeriye girdik. İçerde böyle havalı mavalı mimari tasarımlar-modeller vardı. Zaten müzenin adına yaraşır şekilde, başka da bir şey yoktu. Mimar olmadığımdan çok bir şey anlamadım. Ama estetik kaygılar adına zaten oradaydım. Ya bir şey olsaydı da kaçırsaydım? Daha mı iyi olacaktı? Bu sorularla vakit kaybedemezdim. Bir sonraki fotoğrafa ilerleyelim.
Gözlerim dönmüşcesine fotoğrafını çektiğim modellerden bu tanesinde de, tabeladaki K harfi yere düşmüş ve bu yüzden dükkanın üstünde sadece onsum yazıyor. Ne yazık. K'nın dramı.
Beyaz adamın orman katli. Literally.
Bunlar böyle duruyor. Çekince gerçek gibi oluyor. Çok güzel ağbeaa.
Müzenin içinden artist şeyler. Maddenin dört hali (ŞAKA ŞAKA).
Buna laf yok.
Şimdi düşününce müze de aslen tek odadan ibaret bir hangar gibiydi. Pek çok model, fotoğraf ve malzeme vardı. Mimar gençler grup halinde gelip her köşeyi inceliyorlardı ve bu durum cehaletimizi daha pekiştiriyordu. Onlar yapılarda izolasyon için kullanılan tiftikleri parmaklarken ben boş işlerle uğraşmaktaydım.
En sevdiğim bölüm, tuvaletlerin yanına iliştirilmiş çocuk tasarımları bölümüydü. Burada sadece bir örneğini sergilediğim ayakabı kutularının içine yapılmış tasarımlarıyla çocuklar kalbimi fethettiler. Şu tasarımı yapan arkadaş misal, mimarlıkta "bir lokma, bir hırka" veyahut "azıcık aşım, ağrısız başım" ekolünü en güzel yansıtan arkadaş. Boş yere salınan kırmızı perdeleri, onları savuran rüzgarın asli hedefi yandurandramatiklambayı hiç söylemiyorum bile. Mavi bir merdiven evin içinde, bilinmeyen bir noktaya doğru çıkyor. Beyaz duvara elle çizilmiş bir kapı, hiçbiryere açılıyor. Bu arkadaşı psikanaliz için Rana'ya havale ediyorum.
Budaben.

1 yorum:

ToTo dedi ki...

detaycı kardesim benim..:)