16 Nisan 2009 Perşembe

İstanbul koca bir taş gibi

çöktü başıma. Bir saat içinde ikinci ağrı kesicimi aldım başımın ağrısı için.
Ne zaman Stockholm'ü terkedeceğim gün yaklaşsa nafile bir "hay bin kunduz" hissine bürünüyorum. Romantizm kenarda duruyor, İstanbul'un ne kadar kaotik bir şey ifade ettiğini düşünüp düşünüp daralıyorum. O kadar gün heves etmelerim, yerini kalp sıkışmasına bırakıyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gibi, kimsenin bağımsızlığımı kabul etmediği bir statüye dönecekmişcesine çaresiz hissediyorum.
Hele bir gidelim de, oradan canlı bağlantı yaparım ben size.

2 yorum:

Northx dedi ki...

sanki okuyunca derdin istanbul'laymış gibi algılanıyor. stockholm'deki başıbuyrukluktan sonra anne phantasmagoria'sına geçiş yapacağın için bi sıkıntı basıyor sanırım. londra-paris, pekin-tokyo ikilemlerinde de olabilirdi bu his yanlış algılamadıysam.

Elmoş dedi ki...

Evet. Pek öyle olmadı sonuçta nitekim. Fantazmagorya sanmalarım beni utandırdı, hasret bulamacı olarak sağıma soluma yapıştı. Annemin kıçından ayrılmadım bunca gündür.