Pazar gününü hiç sevmem. Ama bugünü çok sevdim.
Karnımız aç diye Max'ta şahane soslu ohş burger yedik. Sakincek Saturnus'e gittik, kahve içtik. Hava hala çok soğuk, yüzümüz dondu. Botokslanmışcasına donmuş ifadelerle bir süre yiyeceğimiz pastaya karar vermeye çalıştık. İsveç kışı beni semirttiğinden, ben bir şey yemedim AMMAAA eve kafam boy kanelbulle aldık. Şimdi onun varlığını aklımdan atmaya, evde olduğunu unutmaya çalışıyorum.
Eve gelince Hotmail inbox'ımda (1) gördüm. Nadide bir an. Bu maile ya [Düşünen adam] diye, aslında üye olmadığım spam bir felsefe klübünden uyduruk şeyler geliyor, ya da unuttuğum arkadaşlarımın doğumgünü reminderları. Şimdi kuzenim Berkay'dan fotoğraflar gelmiş. Dün ananemin evinden bulmuşlar. Hiç görmediğim, belki görüp unuttuğum pozlar. Gözlerim animelerdeki kızlarınki gibi dolup, ucundan fışkırma efektli boşalacaktı. Ama kendimi tuttum. Yaşlandıkça mallaşmayı öğreniyoruz iyi ki. Akşama yemekte köfteyle püre var diye teselli ettim kendimi. Sonsuz sığlıkların kucağına attım.
Bir daha aynı karenin içinde buluşamayacak insanlardan bir demet. O zamandan bu zamanı görememek, bu zamandan o zamana tek yönlü bakabilmek ne acı. Veyahut değil. Olan oldu bir defa, bari hepimize yarasın.
Soldan üçüncü, resimdeki ünlümüz. Altı harf. E-LM-İR-A. Bakalım Google atlatılabiliyor mu bu gruplamayla.
2 yorum:
2.foto 60 ların renkli makinalırıyla çekilmiş havası beni çok etkiledi..kıyafetlerde sırıtmıyor o yıllarla .bir varşova,bern kokusu var:)sanki savas sonrası bir aile tablosu..
bu iki fotoyu bilmiodum. iki saniye onceki karesi var bende ama bunlar yoktu.
Yorum Gönder