25 Mart 2009 Çarşamba

Upper-advanced hayatlar

Sezyum'da gördüm ve gerçekten gözlerimden yaş gelircesine güldüm.
İçinde iki kişiden fazla oyuncu olan, "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" cinsi, yığınla adamın oradan oraya koşturduğu, ölüp durduğu filmler bana göre değil. Karakterlerin kimci-neci olduğunu aklımda tutamıyorum her şeyden önce. İçime sinmiyor. Yanımdakini de rahatsız edip duruyorum. "Bu adam ölmemiş miydi? Aynısından Harry Potter'da da yok muydu? Düşman olanlar kırmızılılar, değil mi?", "Yüzüklerin şeyindeki kral, bunun kardeşinin aynısı değil miydi?" şeklindeki spastiko sorularla bayıyorum. İlgimi, ilk geniş düzlükte çekilen orduların karşılaşması sahnelerinde veya dörtnala atlatın toynaklarına odaklanılan ve savaşın gösterişli bir şey olduğuna saygı duymamız beklenilen sahnelerde kaybediyorum. Her işin bir rövanşı olmasına ve esas kahramanların kurşun/kılıç/topuz darbelerine sonsuz tahammülüne karşılık, piyon adamların çata çuta ölmesine illet oluyorum. Eski dilde, orta dünya dilinde, falanca bilmemneyinde konuşmaları da beni hiç çekmiyor. Cila. Bununla yatıp kalkan adamlar var, onlara saygısızlık etmek istemiyorum. Sonuçta Tom Cruise'un Scientology inancına göre çocuk yetiştirdiği bir çağdayız. Herkes oynatmış, kollektif oynatmalardayız. O yüzden size terso gidiyorsam kusuruma bakmayın, dostlarım. Demek beni yeterince iyi tanıyamamışsınız.
Bir yandan da doğal buluyorum. Star Wars bambaşka bir dönemi simgelediği için anlamı farklı olabilir de; Harry Potter'la Yüzüklerin Efendisi cinsi şeyler bana 80lilerin üzerlerine gelen hayat gerçeklerinden kaçıp saklanma vesileleri gibi geliyor. Hiç büyüyecekmişiz gibi yaşamadık, şimdi ağır geliyor. İş dünyasında zaten ezik olan bir adam, en azından gidiyor kitap okuyor iki saat, kendine geliyor. İzleyici/pasif olmak, evde oturarak bir zafer kazanmış gibi hissetmek, sadece o kitapla kendini ılık duş almış, bir baltaya sap olmuş, bir boka yaramış hissetmek, karakterlerin yaptıkları/ettiklerinden kendi yapmış/etmişcesine haz almak, böylece günlerini, saatlerini doldurmak ve bunu anlamlı şekilde doldurduğunu varsaymak, bunların oyuncaklarını mıncık mıncık biriktirmek, filmlerinden sahneleri wallpaper yapmak, ortamda bu kitapları okumayan, filmleri izlemeyen aklı selim varsa ona zorla kitap tavsiyesinde bulunmak ve kendini mesih hissetmek.. Tüm bunlar için allah belacığınızı vermesin diyorum. Bu kepazelikten başınızı bir kaldırsanız da ergenlikten çıksanız diyorum.
Neyse.
Star Wars'un, sonradan çekilen bir-iki filmini hunhar erkekarkadaş tarafından izletilmek suretiyle şeyettim. Bana gelmedi elbette. Bir tanesinde, hiç unutmuyorum, sinemada sütun arkasına denk gelmiştim ve perdeyi görebildiğim yalanına sığınarak izlememe hakkımı kullanmıştım.
Bu videoda da adam kıza Star Wars anlattırıyor. Ama güzel yanı, kız da iki üç şey gördüğü haliyle triolojiyi gözünde nasıl canlandırdıysa, o şekilde anlatıyor. Kafffasına göre. Ve acıdır ki; bu haliyle bile bildikleri bana upper advanced kaçıyor.


Star Wars: Retold (by someone who hasn't seen it) from Joe Nicolosi on Vimeo.

Hiç yorum yok: