Tolga diyor ki; "Sen var mıydın yanımızda izlerken, hatırlamıyorum. La piscine'i izle diyesim geliyor. Mutlaka indir." ULAN, Alain Romy'yi itip kaktıktan, bir güzel ağlattıktan sonra, öpüşüyorlardı hırçın hırçın, neredeyse sevişiyorlardı havuzlu bahçedeki sütunun önünde. UNUTULUR MU? Ağzımız açık "böyle çift olmaz olsun" diye bağıra bağıra, o arıza ama ateşli aşkı izlemedik mi?
Bu dönemin filmlerinde hep bir yazlık havası, değil mi? Gömleklerin önü hep açık, yüzler hep bronz. Keten pantolon ve dönemin en moda parçası blazerlarla iskelede yürümeler. Hep ıslak ıslak banyodan çıkma halleri. Bu serinin Türkçe edisyonları da Serpil Çakmaklı ve Ahu Tuğba'nın büyük ihtimalle Erdek'teki bir yazlıkta çektiği "Evcilik Oyunu", "Metresim Olmaz Mıydın?", "İsyanım, Seni Tanımadan Evvel Zengin Babası Olan Kızla Evlenmeme", "Uzaktan Arkadaşım" ve sonlara geldikçe şef garson Emrah'ın deniz aslanı Seren Serengil'le veya bilumum şimdi gündüz programı sunan kadınla falanca otelde çektiği "Batı Yakası Şeyi", "Yalnız Güneş Şahitti", "Kız Zengin Ben Fakir", "Barda Durur Barmen Minik, Şişe Elinde/Biz Çalarız, O Durmaz Hep Oynar Yerinde" filmleri var.
Müjde Ar'ın "fahişeysem de onurumla, beğendiğimle yapıyorum" filmlerini saymıyorum tabii ki. O her zaman klas takıldı. "Beyaz, beyaz isssssstiyorum" diye tıslamadı yarı çıplak, yataklarda. Beyaz istiyorduysa da alıp sefasına bakıyordu. Paçozlamıyordu. Kadının böylesine hastayım. Mezara kadar seksi diyor adeta. Mezara kadar bağımsız. Mezara kadar ekonomik özgürlüğünü (öyle ya da böyle) eline almış. "Sahiplen, sar beni kocacım" diye inlemiyor. Çakmaklı-Tuğba filmlerindeki gibi eve kapatılınca seksi elbiseler yerini şile bezi, hamile giyim, bol elbiselere bırakmıyor, garsoniyer olarak kullanılan evde temizlik yapmıyor. Şimdi Aysun Kayacı'yla program yapıyor gerçi. Olsun. Başrolde nevrotik veya paranoyak veya tecavüze uğramış veya fahişeyi oynayan ve bunu mağdur edebiyatıyla yapmayan tek kadındı döneminde belki. Ona da bir selam gönderelim mi buradan?
Müjde Ar'ın "fahişeysem de onurumla, beğendiğimle yapıyorum" filmlerini saymıyorum tabii ki. O her zaman klas takıldı. "Beyaz, beyaz isssssstiyorum" diye tıslamadı yarı çıplak, yataklarda. Beyaz istiyorduysa da alıp sefasına bakıyordu. Paçozlamıyordu. Kadının böylesine hastayım. Mezara kadar seksi diyor adeta. Mezara kadar bağımsız. Mezara kadar ekonomik özgürlüğünü (öyle ya da böyle) eline almış. "Sahiplen, sar beni kocacım" diye inlemiyor. Çakmaklı-Tuğba filmlerindeki gibi eve kapatılınca seksi elbiseler yerini şile bezi, hamile giyim, bol elbiselere bırakmıyor, garsoniyer olarak kullanılan evde temizlik yapmıyor. Şimdi Aysun Kayacı'yla program yapıyor gerçi. Olsun. Başrolde nevrotik veya paranoyak veya tecavüze uğramış veya fahişeyi oynayan ve bunu mağdur edebiyatıyla yapmayan tek kadındı döneminde belki. Ona da bir selam gönderelim mi buradan?
1 yorum:
romy loves alain............
Yorum Gönder