25 Mayıs 2009 Pazartesi

Yazın kaldırımlarda rüzgardan titreyen yaprak gölgeleri vardır ya hani. Anladın mı? Hava iştah açıcı şekilde güneşliyken, kaldırımlarda yer yer yaprak yığınları biçiminde gölgeler salınır. Işıl ışıl, sanki denizin üstü güneşten yıldızlanır ya bazen, öyle darmadağın, düzensiz, uçup kaçıcı görünür. İşte Stockholm'ün merkezi, İstiklal, Bağdat Caddesi veya Bahariye'si denebilecek yerlerde "yeşillik zamanı yeşillik, mağaza zamanı mağaza" politikası var. İkisi yanyana olmuyor hiç. Ağaç varsa orman gibi, yoksa da yok. Yürürken çiçek, bitki kokusu burnuna gelse bile dallar tatlı tatlı değmez başına. Gözünün odağına girmez. Halbuki bugün bir mağazadan diğerine seğirtmiştim, camdan bir baktım: kaldırıma vurmuş ağaç gölgesi. Tam karnımın ortasına iri bir taş oturdu, yürüyen merdivenin kenarında öylece kalakaldım. Buradaki hayatımın İstanbul'dakiyle kesiştiği bir ayrıntı her zaman karşıma çıkmıyor. Fotoğraf makinam yanımda olsun çok isterdim. En azından isterdim ki bir stokfoto sanayi olsun, böyle alakasız şeylerin fotoğrafını bulabileyim. Güneşli güneşli kaldırıma vurmuş yalancıktan gölge. Bir o yana, bir bu yana süzülen, zaman zaman üşüme gelmiş gibi olduğu yerde titreyen.

Hiç yorum yok: