Hayatın ittirsem duracak kadar yavaşladığı yaz öğleden sonraları anneannemin oturma odasında televizyonun karşısına uzanıp TRT 2'de Bob Ross'un "Resim Sevinci" programını izlediğim günlere dair hiç unutamadığım şey, Bob Ross'un çalakalem tuvalinin orta yerine yerleştirdiği "öyle dağ mı çizilir yahu, ben yapsam daha güzelini yapardım" dedirten o eğri çizgileri, boya öbeklerini, envai çeşit fırçası ve boya karıştıraçlarının usturaya benzeyen sırtlarıyla birkaç dakikada gölgesi kusursuz, hafif dumanlı, şiddetli rüzgârdan karın pofur pofur uçuştuğu dağlara nasıl da dönüştürdüğü ve hepimizin ağzını torba gibi, Kurbağa Kermit'in cevap veremediği zamanlarda olduğu gibi büzüp bıraktığı... Halbuki bugünün teknolojisinde önüne bir Ipad versen, açılı sırtını, kıvrımlı köşesini kullanacağı bir ekipman olmayacağı için, top top parmak uçlarıyla acaba ne kadarını çizebilecekti? Ipad'in evimize geldiği ilk günlerde ben bu işi her gece yatmadan önceki son beş dakikamı vererek test ettim, sonuçların en azından bir tanesini karşılaştırmalı şekilde koymam farz oldu.
Bahsettiğim hemen aşağıdaki eserde konu, 2010 yılının sonbaharına girerken Nobel ödüllerinin dağıtıldığı yer olmasıyla bilinen Stockholm Belediye Sarayı'nda kıyılan nikâhımızın tasviri (İsveç vatandaşlık numaramızın olması vesilesiyle, İsveç makamının nikah kıyma yetkisinden faydalanmıştık - Çok kirli çıkıyımdır, size de hiç anlatmıyorum, değil mi?). Yine takiben ikimizin resimdeki hallerine görece benzeyen fotoğraflar yerleştiriyor, takdiri izleyicilerime bırakıyorum.
Not: Yatakta Ipad'i yatırmış, yanağım yastıkta, tuhaf bir açıyla çizdiğimden benim yüzüm biraz tombiş olmuş. Neyse ki Serhan'da dikey pozisyona geçmiş idim.
2 yorum:
Gelin Elmoş!Pek yakışmış kırmızılar.Yalnız yazıyı bir kez daha okumam gerekecek, tüm dikkatimi fotoğraflara verdim:)
Teşekkür ederim. :) Bu resmim büyük sükse yaptı, fotoğraflarla paylaşmasam bir anlam ifade etmeyecekti.
Yorum Gönder