15 Ekim 2008 Çarşamba

Volkeyno


Beck'in son albümünün bomba olduğunu söylemiştim de, albümün içinde bombalar bombası "Volcano" adında bir şarkı olduğunu söylemiş miydim?

İstanbul-Stockholm arası ekspres treni misali gidip geldiğim şu son bir kaç günde uçuş brövesi alma isteği doğuran ve bu isteği körükleyen bir manzaraya tanık oldum. Gece uçakta olmak, şehirleri yukardan izlemek, o turuncu sokak ışıklarının şehir merkezinden dağ/ova eteklerine lav gibi dağılması ve giderek azalması, o kocaman alanların düzenli lav yataklarınca bölünüşü, şehrin bir yanardağ gibi kaynayışı, bunları görmene rağmen o turuncu ışık lavı şehirlerinde bir apartman dairesinde ufacık bir nokta olduğunu bilmezden gelerek, çok bi haltmışsıncasına hayatına dikbaşlı vaziyette devam ettiğin gerçeği gerçekötesi güzellikte.

Hep söylüyorum; şu büyükyüceulu saçmalıklar, yüzyıllardır insanoğlunun yücelttiği değerler, nesneler, oluşların arkasında küçük detaylar var ki hep resimde olduğu için yok sayılmış, önemsiz sayılmış, es geçilmiş. Gözlemeye başladıkça, o ufak detaylara gömüldükçe önüne "yağmurda aşkımla elele yürümek istiyorum" sözde çılgınlığından çok uzak bir çılgınlıkta şeyler çıkıyor. O zaman çok daha verimli yaşıyorsun. 5 duyunla, 6 duyunla, 10 duyunla, her neyse.

Gelelim Built to Spill konçertosuna.

Stockholm'de Pazartesi günü bir Built to Spill fırtınası esti. Benim için özellikle 17 yaşıma bir gönderme olan bu konser, daha da zahmetliydi. İstanbul'dan konsere uygun aldığım dönüş biletim, sonrasında tekrar İstanbul'a dönmem gerekliliği ve Sabiha Gökçen Havaalanı'nın paçozluğu ve 9 saat rötar yapan bir uçak. To make a long story short; her şey rağmen konsere gittiğim için çok memnun oldum. KÖPPEK gibi de çaldılar I would hurt a fly'ı. Ben de yaşlı ve uçuşlardan yorgun bedenimle ciyak ciyak eşlik ettim; ki yanımda bir arkadaş vidyoya çekiyordu, şu an o vidyonun akıbetinden endişeliyim.




Bu o vidyo değil, ama sonrasındaki bir şarkının vidyosu. Çeken abi nete de koymuş. Çekeni görür Allah.

Bir de çok büyük konuşup "dünnnyada grup t-shirtü giymem" deyip, istisnayı da Jaga Jazzist ve Broadcast grup t-shirtleri şeklinde belirlemişken bu kuralımı çiğnedim, petrol yeşili bir American Apparel üzerine basılmış şahane t-shirtlerinden lüplettim. Dahası, İstanbul'a dönüş uçak yolculuğumda üzerime bile giydim.

Şimdi bornozları giyip tek sıraya girme zamanıdır, hoççakalın.

Hiç yorum yok: