7 Eylül 2008 Pazar

Aquaria Vattenmuseum

Esen'le mutlu yarınlara güven içinde bakarken. Esen'in fotoğraf makinasına aldığı ahtapot kollu süper tripod sayesinde tanımadığımız insanlara poz vermek zorunda kalmıyoruz, yeeehaaaw!
Pamuk Prenses gibi çıktığım yağmur ormanları sectionı hatırası.
Bu balık MANYAK bişey. Spongebob'da bunun tıpkısı bir karakter vardı diye yemin etsem, başım ağrımaz.
Esen'den wallpaper edilecek performanslar. Mavi balık ve kendi halinde takılan bir başka balık teğet geçerken.
Ben bunları yazmasam da anlaşılabilir biçimdeler sanırım. EVET, deniz yıldızı.
Dikdörtgen prizma yutmuş bir balık türü.
Fosforlu görünüyor diye beni benden alan mercan olabilecek bir şey.
Bu arkadaş kaptan köşkünden çevreye ultimatomlar çakıyor gibi görünüyordu. Akvaryum içindeki hiyerarşiyi ancak bu kadar insanileştirebiliyorum.
Bu balığa "Dursun" ismini taktım, for obvious reasons.
Leopard shark diyeceğim, ki leopar köpekbalığı derken üç hayvanın ismini tek isimmiş gibi sunup okuyucuda kafa karışıklığı yaratmayayım. Halk anlamıyor. Hani hep belgesel seyrediyorlardı, yalan.
Küçücük ve fosforlu renklerde kurbağalar.

Doğayla kucaklaşmaya devam ettiğimiz bu haftaki serüvenimizde Esen'e "vallahi geçen seferki gibi hayalkırıklığı olmayacak" sözlerini vermemin akabininde ve dinmeyen ceza yağmurları eşliğinde akuaparka gittik. Hiç üzerine boş boş konuşmak istemem, benim için çok güzel bir deneyim oldu. Balık, akvaryum, doğa aşığıyım, aşıkların aşkıyım, aşıkım. Adım Mesut, göbekadım Bahtiyar. Yıllarca böyle bildiniz, siz. Mesut Bahtiyar'dan şarkılar dinlediniz.




Hiç yorum yok: