27 Eylül 2008 Cumartesi

Paracıklarım


Buraya ilk geldiğimde toy bir delikanlıydım, hatırlayanlarınız vardır. Annemle göğsümüzün arasına sıkıştırdığımız binlerce kronları ilk evela bankaya yatıramamıştım da bir süre çekmecemde turuncu Snoopy çorabımın arasında saklamıştım. Ne zaman o çorabımı giyesim gelse, parayı bir başka çorabın içine büklümlüyordum. Emeklilik parasını sünger gibi emmekte olduğum zavallı annem, sağolsun, parayı beşyüzlük ve binerlik banknotlar halinde bozdurduğu için markete veya kafeye gidende, para üstü olarak verilen manyak bozukluklarla baş etmeye çalışıyordum. Bozuklukları önce ufak bir buzdolabı poşetinin içinde biriktirmeye başladım, giderek poşetlerin boyutu büyüdü. Sonra gün geldi, o paraları saydım. Tamı tamına 750 kron çıktı. Büyük bir kısmının 1 krondan oluştuğunu düşünürsek, görülüyor ki çok güzel biriktirmişim. Sonraları banka işini halledip, nakitsiz kartla yaşamaya başladığım için bir daha da bozuk para derdim olmadı.

İnanır mısın, ben o paraları taşındığım her eve götürdüm. En az beş kilo falan çeken bu poşete her seferinde ana avrat düz gittim. Ama ne oldu bak? Bugün marketin içinde bozuk para tümleyen bir makina buldum. Hayır, önce o paraları markete vereceğim için onluk onluk selobantladığım küçük paketlere böldüm. Bunu yapmak yaklaşık yarım saatimi aldı. Daha sonra o onlukları götürdüğüm kasiyer, tümleyenmakinayı gösterdi. Böylece o emeklerim boşa gitti diye hırsla dişleye dişleye selobant kümelerini açıp makinanın içine kürekledim. Gerisi de banknotlarla yaşadığım aşk oldu.

Hiç yorum yok: