İsveç'te hiç bu kadar kar yağdığını görmemiştim. Yağışın durduğu ve yumuşacık karların buz kesip katılaştığı oluyor. Yürümek de zorlaşıyor, atkının arkasından yüzümü çıkarıp çıplak ağız nefes almak da. Çoraplar üst üste, kazaklar üst üste, kazağın altında da uyku tulumu giymişim sanki, kat katım. Kendime kat çıktım. Düğün pastası gibi, kat kat çıktım. Salona girince herkes alkışlasın, gelinle damat bir kenarda eli bıçakla beklesin beni. Masalarında küçük tabaklarına bakarak düşünüyor herkes, meyveli miyim, çikolatalı mı? Bana kalsa meyveli olmalıydım ama doğuştan çikolatalı yapmışlar. Bu saatten sonra üstüme franbuaz dizseler ne olacak, içim çikolatalı benim.
Botlarım beyaza batıyor, sonra sulanıp lekesiz kuruyor. Hiç soğuğun göbeğine, dizime kadar gelen bir yığına batmamış gibi. Bir tren geçiyor, raylardan üflüyor karı kışı. Üstümüze çamur gibi sıçrıyor, toz gibi konuyor karlar. Perdenin arkasında camlar yarıya kadar karla kaplanıyor. Açınca bir anda içeri saçılıyor. Halıya kar yağıyor diye gülüyorum. Ben de eve saçılıyorum. Radyoda Christmas şarkıları çalıyor, bizi neşelendirmek için söylemiyorlar da, biz de dinleyip neşeleniyoruz. Üzerimize alınıyoruz o neşeyi, hep mi kötü şeyi alınalım ya? Son bir gayret, sene bitiyor diye. Herkes neşeyle dolsun, sene bitiyor. Yenisi gelince ona da sevin, sonlara doğru onu da yüzüstü bırak bir güzel. Maymun iştah dediğin böyle, bir tek "gitar isterim", "satranç oynıycam", "basketbol takımına giricem" diyen ergenlerin tekelinde mi? İnsanlık arsızca, atasına saygıda kusur etmeyip iştahına sığınıyor. Özüne dönüyor. Yenisi gelsin de, onu da tüketeyim diyor. Ajandamla böleyim, sabırsızlıkla çarpayım günleri. Kah geçmesin de yerimde sayayım diye tutturayım, kah üzüleyim elimden kayıp gitti diye. Bu sene bitmeden en az bir işi becereyim. Beceremesem de başlamak bitirmenin şeyidir nasılsa, yarısı değil, başlamak bitirmenin köpeğidir. Başlayınca bitmez bir türlü ya. Başlamayınca biter. Başlamamıştır, bilmezsin başladığını. Bir bakarsın bitmiş. O zaman sevinir insan. Geriye dönük değiştirir hafızasını. "Başlamıştım, ondan bitti" deyiverir. "Nasıl başlamışsam, bak nasıl bittiğini bile farketmemişim." Vah vah. Ne büyük başarı, yaptığınla yapmadığını ayrıştıramayacak kadar kendinden bihaber yaşamak. "En büyük başarın bu canım" diyeyim ben sana, seneye yaz ajandana bunu, bundan bir kariyer çıkar.
Sevgili 2010, uçan arabalar ve toz bulutlarıyla kaplanmamış, vay efendim robotlar dünyayı ele geçirmemiş birkaç yıl daha dilerim senden. Böyle alıştığımız model yaşayalım. Kaffamıza göre. Ufak hesaplarda boğulalım. Mevki için, saygı için, para için, çıkar için birbirimizin kuyusunu kazalım yeter. Sakın ha, tüm insanlık birleşip Holivud felaket filmlerindeki gibi, Mahallenin Muhtarları sıcaklığında bir candostluk, yardımlaşma falan yaşamayalım. Yapmacıklıktan uzak, makyajsız, fotoşopsuz bir güzel oluver, ömür plajımızda. Sereserpe yatıver yeter.
Öptüm canım.
1 yorum:
'2010 dan ne bekliyon?' anketimizde bu yıl da herkesler 'para' dedi.
benim de kendi çapımda ki beklentilerim arasında para var. amma önce 2010 kalıbının adamı olsun. o kafi... amin..
yoksa tabi ki kuyu kazmaya devam. sondaj mondaj.
Yorum Gönder