Okulda birçok kız vardı. Ama dur, birçok kız diye lafa girilir mi, ürkütülür mü? Okulda her dönem bir kız olurdu. Sınıfın popolaresi değil ama, o ayrı. O sınıfın popolare kızları mezun olmadan okulun hem adı hem canı çıkmışa döner; son sene bilhassa, genelev kapısında duran en tecrübeli fahişeler falan gibi "biz neler gördük anam, yürrü" jargonlarda, her türlü şirinlik muskalığını tüketip kenara koymuş, her dönemin yakışıklıbasketiyle çıkmış olurdu. Son sene, o yüzden, posasıyla, tüm tükenmişliğiyle, olgun kadın gibi bakardı gözleri. Bizim için ilk heveslerin başladığı yıllarda kendisi yolu yarılamış olduğundan, yılların yorgunluğu çökerdi üstüne.
Bir de okulun gizli kahraman, anti popolare ama bu yüzden de tam da molto popolaresi olurdu. Her sınıfın/dönemin kendi örneği olurdu bu dalda. Bu kızlar, aynı Bergüzar Korel misali, "yahu saçını kessen bildiğin erkek" denecek kadar kaba yüzlü, ne ahu göz ne bir şey, aseksüel, bir o kadar yavaş-ağırkanlı-çıtkırıldım-pimpirikli öylece okulda hayalet gibi gezinirdi. Hayalet derken, zerafetle karıştırmayalım.
Sonracığıma, bunun yanında groupiesi 3-4 kız daha olurdu. En yakın arkadaşı hatta, tıpatıp (kaş modeli, saç modeli, dudak parlatıcısı ve hırkasıyla) birebir bu kızın kopyası gibi olurdu. Diğerleriyle bu ikili, teneffüs saatlerinde pembe burun uçlarını siler, kış gelmeden okulun içinde yün eldivenlerle dolaşır, zekice bir söz/bir eylem ihtimalinden uzak, nasıl da dümdüz hayatlar yaşarlardı.
Bir lisenin tasviri isimli programı yana koyayım da, bu Bergüzar Korel nasıl bir ayakmış, ARKADAŞ! Şöyle bir ayakmış bak;
Onurbey'in gerçek hayatta eski karısıyla düğününü izlemiştik bir yaz. ŞOKŞOKŞOK diye vermişlerdi haberi. İçeri basın sokulmamış mıydı neydi, kötü çözünürlüklü bir görüntü aklımda. Halit Ergenç adeta gözleriyle yediği karısının etrafında oynuyor. Kız ellerini iki yana açmış, parmak şıklatıyor. Klasik Türk düğün dansları. Halit de akbaba gibi etrafında bir dönüyor kızın, anacım, bir dönüyor. Kollarını aça aça, palazlanarak. Karısına hasta, karısına vurgun.
Annemle İzmirli kızların nasıl da erkeği parmağında çevirdiğine hayran, öylece bakakalmıştık bu dansa. Tabii dans dediğim bir dakikalık görüntü, ama neredeyse düğünün tamamını izlemişiz gibi bir etki yaratmak için zilyon kere üstüste oynuyor. Hooop, kız omzunun üstünden çapkın çapkın, flörtleşir gibi bakışıyor müstakbel eşiyle. Hooop, palazlanıyor horoz gibi Onurbey, kızın etrafında. Efe mi oynuyor, palazhavası mı oynuyor, artık ne oynuyorsa... Görüntü kararıyor. Hoop yine baştan omuz üstü çapkın bakış, hooop yine palaz palaz, efe efe, horoz horoz. Ben kendimi insan sarrafı bilirim, böyle bakış, böyle aşk, böyle "iyi ki evlendik aşkım yea" görmemişim. Üstelik kelli felli de bir herif hakikaten. Biraz tribe girse, efendime söyleyeyim, Oktay Kaynarca gibi kendini Çakır, Çakal neyse artık o sanıp da ağırabileşse, o da holdingsahibi havasına girse falan neyse. Bildiğin İbiş gibi etrafında dönüyor.
Haaaa, şimdi asıl noktaya geldik.
Bu Bergüzar dediğimiz insan, yahu bu meymenetsiz şahsiyet, bu her okulun antipopolaresi, gizli öznesi, sen tut karısının etrafına uydulanmış bir adamı kendine uydur. Boşa, kendin evlen, bir de çocuk. Kadını itin şeyine sokmanın derdinde değilim de, arkada kalan da bir başka kadın değil mi yahu? Sonra geçen hafta Sacitabi'de okuyorum, "biz zaten taa bundan seneler önce konservatuarda tanışmış, halleşmiştik de kısmet deyilmişhihihi" diye açıklama yapıyor. Süüüüppriiiiiiz diye. Başlık da bu. Yasak aşkın adıni süprik koymuşlar. Süprik yapmış bize, Onurbey'le seneler önceki şeyini açık ediyor. Ee, o diğer kadın, o Gizem Soysaldı, o kumral saçlarını ayrılık sonrası simsiyaha boyatan İzmirli, "bundan sonra işimle anılmak istiyorum, işimle anırmak istiyorum" diyen illa ki oyuncu kadınla yaşadıkların o zaman bir ribaund ilişki mi oluyor, ULAN? Eski karın, yenisiyle aranızda katalizör müydü? Üstelik eskisi, benden yaşça küçük bir yavru, kısmetsiz. Onurbeyimparatorluğunun tebaasına girmeyeydi, şimdi Alsancak'ta, Kordon'da, artık neresi varsa orada efil efil, zahmetsiz bir Can'la suşi yiyor olacaktı. Bak şimdi dul oldu da, ayağını altına toplayıp TV karşısında çekirdek çitliyor. Olabilir. Neden?
Onurbey BinbirGece ameliyatından önce (üstteki resim) ve sonra (alttaki)
Onurbey takımın hakkını veriyor. Az da büyük almış, seneye de giyecek. Zaten zengin dediğin böyle zengin oluyor ağbea, malının kıymetini biliyor. Sabancı bir pirinç tanesini bile tabağında bırakmazmış, inanır mısın?
Bu kadınlar, bu Bergüzarlar bir ömür gizemli, bir ömür buğulu kalıyor Onurbeylerin gözünde. Evlenilse bile asla tüketilemeyen bir saflık, temizlik sembolü oluyor. Çirkefleşecek, yıkıcılaşacak, ifşa edecek, zorlayacak hiçbir yönü, bir ilgisi, bir duruşu yok çünkü bu hayatta. Diğer uçta da yaldır yaldır, paldır küldür, salkım saçak ifşa makinaları. Bilemedim, hangisi daha güzeli. Yıllar değil de, siz yordunuz beni, DULLAR!
12 yorum:
Bu kızceyizin ayşe arman mı ne yapmış sayfalarca röportajı var, okumuştum. Onur beni gökdelene çıkardı da ordan aşşa attı mattı demeçler vermiş metaforik. Yazık ya, hele bir de bergözar buyurmamış mı "en başta onurbey istedi de olmaz dedim, rol arkadaşımlan aşk şeyedemem dedim" diye. Daha da yazık.
Rol arkadaşıyla aşk edemiyorlarsa, aşk ettiğiyle rol yapsınlar.
inek bakışlı işgüzar bergüzarlar bitsin!
(İş+Ber)(Güzar)
elmos. seda ben. berkayın nişanda tanışmıştık, hatta berkay şimdi izmirde bizde, karşımda rakı içiyo:)
blogun çok cici, sen deee:)))
VAU, hello beybe. : )
hello:) napıyorsun? keyifler nasıl?
Sizden iyi olmasın, hiç fena değil. Size de rakılar yarasson, as Swedes would say.
yarasın yarasın:) burdan sana enerjiler öpücükler! benim bloga da geel!
btw, bu gizem soysaldı ile aynı yaz okuluyla ingiltereye gitmiştim. gelince izmirde de karşıyaka'da, reci's'te filan hep karşılaşırdım. çok tatlı ve yetenekli bir kız, evet ezberlenmiş cümleler ama ben gene de röportajdan etkilendim.
Baktım da, profilinde blogunun adresi yazmıyor ki. Söylesene.
nası yaa. nası yazmaz. o kadar güncelledim:)
www.ses-seda.blogspot.com
x
aradan geçmiş bir yıl tabii ama yaklaşık sekiz saattir arşivini okuduğum bloga ilk yorumu bergüz ablayla ilgili bırakmakmış kısmet. şimdi en sığ, en ev kızı tribimle yuva yıkanın yuvası olmaz demek isterim ama bal gibi de kurdu yuvayı abla, o yüzden bir yıldır içimde kalan kimseyle paylaşamadığım büyük derdi paylaşıp kaçıyorum, o duvağın hali nedir öyle? neden sponge bob'un patrick'i geliyor aklıma şu yüzündeki bakış yüzünden benim?
acımı döktüm ortaya. kaçarım.
Yorum Gönder