10 Kasım 2013 Pazar

Toplumsal iletişimi geri dönülmez şekilde değiştiren bir vaka olarak sosyal medyanın doğuşuna (veya kimi çokbilmişe-çokgörmüşe göre gelişimine ve yaygınlaşmasına) denk geldiğimiz için, insan blog yazarken artık kendi sesini duyamıyor, tarzı bulanıklaşıyor. Herkesin orta yerde konuştuğu, yazdığı, yorumladığı ve en fenası bu saydıklarımın tümünün insanın kaçamayacağı şekilde bilgisayarını açar açmaz tüm detayıyla önüne saçıldığı bir dönemde, elin kolun bağlanıyor. Benim yazma alışkanlıklarım bakımından kabaca sıralamam gerekirse iki etkisi var bu durumun:

1) Çer-çöple enteresan düşünce alt alta, üst üste. Her ikisini de okuyacaksın ve ayıklayacaksın. Bir milyon tweet okuyacaksın ki yirmi tanesinden faydalı bilgi damıtasın. Yüzlerce linke tıklayacaksın da, belki birinde bakmaya değer şey göreceksin. (İnternette çok zaman harcamak, çok fazla şey okumak ve buna rağmen tatminsizlik)

2) Önceden, başka herkesin yazdığını - nefret ettiklerimizin çalakalem ve bize çok benzeyenlerin de bizim gibi yazdığını bilmeden önce - iyiydi. Yazıyorduk, kafamızın içinde duyduğumuz sese uyup yazıyorduk. Şimdi sesler karıştı. Ayrıca çalakalemciliğe dahil olmamak için yazılarında daha da özenmek isterken yorgun düşüyor insan. (Kendini yeterince hızlı güncelleyemediğin hissi, yetersizlik hissi)

Bunları buraya not etmek istedim. Sonra başka şeylere değiniriz. Class dismissed.


2 yorum:

kimbilirkimge dedi ki...

Ne diyeyim,
Şahane bir özet...
Okunacak iyi birşeyler bulmaya calışırken ben de yoruluyorum.

Teknoloji artıkları, naylon torba vs. gibi bu kötü yazı durumları. Orada, burada, heryerde, kirli öbekler halinde. Çağımızın asıl vebası, bu bilgi çöplüğü bence...

Elmoş dedi ki...

Bloga geri dönüşümden beri yorumları sevinçle okuyorum. Seninki ikinci oldu, teşekkür ederim. Üstüne bir şey demeyeceğim, çünkü ben diyeceğimi demiştim, sen de diyeceğime diyeceğini demişsin. Yani ödeşmişiz. Haydi, kal sağlıcakla. :)