2 Haziran 2010 Çarşamba

uncapslocked


Merhaba Cankuşlar,


Nice nice tweetler, nice blog postları, nice e-maillerle forwardlar ve türlü şaklabanlıkların arasından, bir kez daha MERHABA! Hayatta çok mühim şeyler oluyor; cep telefonlarının pili bitiyor, taze basılmış gazete elleri kirletiyor, ojelerin kenarı sürtünüp beyaza çalıyor ve manikürler bozuluyor (amman, evlerden uzak!). Ama bizim keyfimiz çok yerinde, şükür. Her yeni gün Hititlerle başlayıp Atatürk'ün ölümüyle sona eren tarih bilgimizle ve mizah dergisi jargonumuzla yorumlayabileceğimiz türlü türlü olaylar oluyor; denizler kirleniyor, andan sonracığıma, gemimizi de şeye sokmuyorlar ve üstten helikopterle askerler tepemize iniyor. Tayyip şey yapıyor, beriki Recep Bey deyince ortalık karışıyor, milletvekili maaşı almasına rağmen 450 telelik gömleğini konuşuyoruz. Bir sevindik, bir sevindik, Kılıçdaroğlu RuLeZ dedik. Fenerbahçe'nin Bağdat Caddesi'ne kurduğu takları ustalar eritti lahmacun fırınında, baştan şekil verdi, hepimiz sokağa döküldük ve Kılıçdaroğlu -K(ey)-Dar- t-shirtlerimizle yürüdük böyle. Sanracığıma, daha neler neler oldu. Hepsini yazdık, Twitter'da da yazdık, (da'ların hepsini bitiştirdik hatta, yerden kazandık, noktadan sonra space yapmadan yazdık), bloglarımızda yazdık, herkese haber verdik "gelin yazımı okuyun, ben blogda bu konuyu yazdım düdük kadar bilgimle yorumladım, hadisenize!" diye. Sonra benle aynı şeyi düşünenler geldi okudular ve çok beğendiler. Hepimiz başımızı salladık, birbirimizin saçını sevdik. Zaten andan önce de Baykal'ın boxerlı kaseti çıktı, Nesrin Baytok diye de biri çıktı, ama kaç hafta geçti üstünden artık o ismi hatırlamanın alemi yok.

Hepimiz birbirimizi retweetledik, dendenledik. Ama hepimiz farklıyız. Herkes öyle farklı ki, sonuçta aynı yere geliyoruz. Hepimiz hep tepkiliyiz, hep haklıyız. Hep agresifiz, hep alayına gideriz. Herkes, diğerleri kadar orjinaldi bu hafta da, diğerlerinde de. Her hafta ayrı orjinaliz.

Sonra arada ciddiyeti savuşturduk, magazin okuduk, ay dalga geçtik. Çok severiz dalga geçmek, biz üst düzey entellektüelleriz, magazindekiler hep basit insanlar. Herkese ilk adıyla hitap edip güldük, bazı haberleri arkadaşlarımızla paylaştık, ayrıntılardaki sakilliği birbirimize işaret ettik. Bizim gülmemiz çok önemli. Buruk da olsa, buruğun içinden gülüneceği bulup çıkartırız biz. Kendimizi kendimiz eğleriz. Kendimiz pişirir, yeriz.

Öyle öyle bir haftanın da ortasına geldik. Çoğumuz hayatın da ortasına geldik.

Şu an dünyada bir şey olsa ve internet aniden emilip gitse bir sanal karadeliğin içine, hepimiz aniden siliniriz. İnşallah, dua ediyorum, internetimize hiçbir şey olmaz ve sonsuza dek Facebook'tan ekleşir, çıkarır, çarpıp böleriz. O olmasa Google'larız, formspring'de birbirimizle röportaj yaparız ve ciddi cevaplar veririz. O da olmasa blogumda canım arkadaşım Ponpon'dan bahsederim, Ponpon da canı arkadaşı benden, ve böylelikle sonsuza dek aynanın içinde ayna şeklinde karşılıklı yansıtmalar ve hoooop bir bakmışız ki Tweety t-shirtünün içindeki kart kadına dönmüşüz. Bir bakmışız ki kızıyla arkadaş gibi olan kadına dönmüşüz. Kızıyla arkadaş, çünkü zeka yaşımız orada kaldı.

Ne diyordum, o da olmasa Twitter'dan @canoş diye mention ederiz. Canoş da kim onu sözüne konuk etmiş, mention etmiş diye bir bakar aaaa elmoş beni mentoş etmiş. "OYyyy, conum" diye o da topu bana atar. İki tane de gazete küpürü değerlendirdik mi, bu iş tamamdır. Artık sanal ama kanlı canlı, tamagoçi gibi adamız. İnternetten beslenip, altımıza yorum kakalıyoruz. Kakişliyoruz.

Vallahi bayılıyorum ben bu işe. Sim City gibi olduk, değil mi? Hiç oynamadım ama Sim City de böyle bir şey olsa gerek. Hatta adeta Hin City.

Bu oyunda bir karaktere yatırım yapmak için gerekenler:

- Cool avatar: Manipüle edilmiş flu bir fotoğraf - Günlük tweet sayısı : 39
- Günlük politik tweet sayısı: 20
- Günlük alaycılık oranı: %85
- Küfür (kelime başına): 3 kredi
- Arkadaşlarla selamlaşma (kişi başına): 5 kredi
- Arkadaşlara selam vermemek (kişi başına): 50 kredi (daha karakterli duruş, ağır ol molla desinler hesabı)
- Haftalık blog post: 3
- Takip edilen Tumblr account sayısı: 456



RT @canoş Bugün ülke yönetenler dün zartzurtcubaşılık ediyordu, o zaman zartzurt is the new black hatta new block!!!
Retweeted by you and +250 suckers

Şimdi hepimize kafamızı sokalım müsadenizle. Biraz da popişciğimiz açılsın, değil mi? GÜNDEM BAYDI. Vallahi baydı. Tüm söylemler de tükendi, bir blog açtım hayatım değişti. Ben bu blogu aslında şey olsun diye açmamıştım. Vay öyleydi, vay böyleydi.

Bir sonraki blog postumda, daha güzel şeylerden bahsetmek üzere.

Günün sözü: Ayıdan dost, gündemden post olmaz.

Sonsöz:  

"Niçin hep acı şeyler yazayım? Dostlar, yufka yürekli dostlar bundan hoşlanmıyorlar. 'Hep kötü, sakat şeyleri mi göreceksin?' diyorlar. 'Hep açlardan, çıplaklardan, dertlilerden mi bahsedeceksin? Geceleri gazete satıp izmarit toplayan serseri çocuklardan; bir karış toprak, bir bakraç su için birbirlerini öldürenlerden; cezaevlerinde ruhları kemirile kemirile eriyip gidenlerden; doktor bulamayanlardan; hakkını alamayanlardan başka yazacak şeyler, iyi güzel şeyler kalmadı mı? Niçin yazılarındaki bütün insanların benzi soluk, yüreği kederli? Bu memlekette yüzü gülen, bahtiyar insan yok mu?"

Sabahattin Ali'ye sözkonusu eleştiriyi yapan arkadaşlarını, bu yüzyıla davet ediyorum. Fakirlik tükendi gitti. Şimdi hep eğlen coş, işte Kiboş.

2 yorum:

Jamini dedi ki...

captain my captain !

welcome to the board

ps : son yazdiklarin sanirim "sirca köskten"

onun kötü eseri yok zaten.

Elmoş dedi ki...

Evet, hatta ve hatta arka kapaktan.

Üçüncüye başladım, yok hakikaten. İçimi sızlatan, çocukça kıskandıran güzellikte.